top of page

Türkiye'de Katılım Bankacılığının Analitik İncelemesi

  • turcon23
  • 2 Mar 2024
  • 30 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 7 Mar 2024



Katılım Bankacılığı, klasik bankacılık dinamiklerinde faiz fonksiyonunun yer alması nedeniyle, faiz kavramına karşı olan ve bankacılık sisteminden yeterince yararlanama­yan veya sisteme hiç girmeyen müşteri potansiyelinin sisteme girmesini özendirici bir rol oynamakla beraber, İslami kurallarla yönetilen ve/veya İslami bankacılık esaslarını benimsemiş ülkelerden kaynak akışını sağlamayı kolaylaştırıcı etkisi sayesinde ülkemiz eko­nomisi açısından geliştirilmesi gereken bir bankacılık koludur. Aynı zamanda temel varoluş felsefesi paranın değil fiili ticaret işleyişinin finansmanda yer almak olan bu bankacılık segmenti, kayıt dışı ekonominin azaltılması ve sistem dışı kaynakların ekonomimize ka­zandırılması işlevleriyle ekonomik refahın sağlanmasında önemli bir rol üstlenmektedir. Bu çalışmamızda, Katılım Bankacılığı’nın genel terminolojisi, Türkiye’deki mevcut durumu ve işleyişi incelenmekle birlikte, analitik açıdan değerlendirmesi yapılmakta, mali yapı analiz­lerine ilave olarak ”Hausman Testi”ni içeren ”Panel Veri Analizi” ile katılım bankalarının bilanço kalemlerinin makroekonomik değişkenlerle bağlantısını gösteren çoklu regresyon denklemi oluştuulmaktadır. Makalemiz içeriğinde ayrıca, ülkemizde katılım bankacılığının geliştirilmesine yönelik somut önerilere de yer verilmektedir.


Anahtar Kelimeler: Katılım Bankacılığı, İslami Bankacılık, Faiz, Danışma Kurulları, Kaynak Temini, Kayıtdışı Ekonomi, Çoklu Regresyon, Panel Veri Analizi, Hausman Testi

Jel Sınıflandırması: G21, G33


ANALYTICAL STUDY OF PARTICIPATION BANKING IN TURKEY


Abstract

This article mainly focuses on existing performance and implementation of Islamic banking practices in Turkey. Though small-scale, millions of people abstaining from banking services due to convential banks’ non-reliance on shariah principles, constitute a huge potential for Islamic banks worldwide including Turkey. Our study reviews general principles of Islamic banking as well as studies on the empirical experiences. S.W.O.T analysis of  Turkish Islamic banking industry including analytical study on the balance sheet performance is followed by a regression model with ”Hausman Test” held by Stata 14.2. In general, all aspects of issues relevant to islamic banking in Turkey are discussed so as to highlight their crucial role in stabilizing Turkish economy in the future.


Key Words: Islamic Banking,Participation Bank, Interest, Shariah Boards, Finacial Analysis, Multiple Regression, Panel Data Analysis, Hausman Test


Jel Classification: G21, G33


  1. Giriş

Türkiye’de katılım bankacılığı, bankacılık sektörü içerisinde yerini yeni yeni almakta ve ge­lecek için büyük bir potansiyel taşımaktadır. Günümüzde katılım bankacılığının sadece İslam ülkelerinde değil, gelişmiş Avrupa ülkelerinde de kapsamlı bir şekilde yer aldığı düşünülürse, ülkemizde bu bankacılık segmentinin ekonomi dinamikleri açısından son derece önemli olduğu açıktır. Dünya literatüründe “İslami Bankacılık” (Islamic Banking) olarak anılmakla beraber ülke­mizde Katılım Bankacılığı (Participation Banking) terimi kullanılmakta ve bu terim klasik ban­kacılıktaki paranın değiş tokuşundan para kazanma işlevi yerine reel sektörün ve bireylerin gerçek ticari işlemleri kapsamında alış-veriş işlemine ve bu işlemden doğacak kazanç, kar, zarara vb. fiilen katılarak ikili ticaret ilişkisinde üçüncü taraf olmayı açıklamaktadır. Bu tanıma ilave olarak, katılım bankaları kar ve zarar ortaklığı fonksiyonu ile üretim, proje ve yatırım finansmanı işlemlerinde de doğrudan yer almaktadırlar. Çalışmamızda özün önceliği esasına uygun olarak İslami bankacılığın detay bazda işleyişine ve kullanımda olan ürün türlerine yer verilmemiş, bu türden bilgilerin ulaşımına internet ve yazılı kaynaklardan kolaylıkla erişim sağlanabildiği düşünülmüştür. Bu çalışmamızda ağırlıklı olarak İslam bankacılığına genel bir bakış, ülkemizdeki durumu ve S.W.O.T Analizi (Güçlü Yönler-Zayıf Yönler-Fırsatlar ve Teh­ditler) oluşturularak durum değerlendirmesi yapılması, ayrıca hem Finansal Durum Tablolarının analizi hem de Çoklu Regresyon yönetimleriyle incelemelerinin yapılarak teorik çalışmanın ana­litik inceleme yoluyla da zenginleştirilmesine çalışılmaktadır. Çalışmamızın bundan sonraki ilk bölümünde literatür taraması yer almakta ve bunu İslami bankacılığın temel kavramları, ülkemiz ekonomisi ve insanı için gerekliliği ve ülkemizdeki mevcut durumunun ayrıntılı anlatımları izle­mektedir. Daha sonra konu “S.W.O.T Analizi” yardımıyla incelenerek hem özet hem de rehber niteliğinde bir durum analizi yapılmaktadır. Çalışmamızın ana konusunu oluşturan “Analitik İnceleme” kısmında ise Türkiye’deki katılım bankalarının önce kamuya açık Finansal Durum Tabloları üzerinden 2016-2017 yılları baz alınarak mali tablo analizi yapılmış ilerleyen bölümde de Stata 14.2 ekonometri programı yardımıyla çoklu regresyon denklemi kurularak katılım ban­kalarının mevduat büyüklüğünün gerek kendi bilançolarındaki kalemler gerekse de bazı makroekonomik dışsal parametrelerle bağlantıları araştırılmıştır. Çalışmamızda teorik açıklamalar ve çeşitli akademik görüşlere yer verilse de, amacımız islami bankacılığın sadece ekonomi bilimi ve bankacılık sektörü açısından gerekliliğin değerlendirilmesinden ve analizinden ibarettir.


2. Literatür Taraması

İslami bankacılıkla ilgili olarak ülkemizdeki kaynakların yeterli olduğu söylenemez. Bu konuda en derli toplu kaynağın Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin internet sitesi olduğu söylenebilir. Bu sitede yer alan bilgilere göre ülkemizde 1994-2014 yılları arasında katılım bankacılığı ile ilgili sadece (10) adet doktora tezi yazıldığını söyleyebiliriz. Yerli kaynaklarımız yetersiz ol­makla beraber (kitap, dergi, makale, akademik tez vb.), dünya literatürü incelendiğinde çok sayıda başvuru kitabı ve yüzlerce akademik makale çalışması görmek mümkündür. Bu çalışmaların ağırlıklı olarak Pakistan, Malezya, Bangladeş ve Körfez Arap Ülkelerinden akademisyenler tarafından yapıldığını görmekteyiz. Dünya literatüründe yer alan binlerce çalışma içerisinden yer kısıtı nedeniyle belli başlı (10) akademik makaleye çalışmamızda yer verilmiştir;


Dünya literatüründe şu anda en güncel literatür taramasının (Hassan ve Aliyu 2018), tarafından yapıldığını söylemek mümkündür. Söz konusu akademisyenler 1983-2018 yılları arasındaki ampirik (deneysel) çalışmaların analizini ve değerlendirmesini yapmışlardır. Çalışmada İslami bankacılığın paradigma değişimlerinin (çalışma ve işleyiş sistemlerindeki değişim) gelişim süreçleri, toplumun refaha ulaşmasında ve ekonomik bölüşümün adaletli gerçekleşmesindeki önemi ve kla­sik bankalara göre gelişmeleri gereken yönleri tartışılmaktadır. Ayrıca, birçok örnek çalışmaya yer verilerek İslami bankacılığın performansı, ekonomik stabilitenin sağlanmasındaki rolü detaylandırılarak araştırmacılara yol çizilmektedir. Geleneksel ve teorik çalışmaların aksine, araştırma ve somut istatistiki analizlerin değerlendirildiği bu çalışma, İslami bankacılığın etkinliği ve ülkeler bazındaki etkilerini ölçen çalışmaların derlendiği ve tartışıldığı geniş kapsamlı bir kaynak niteliğindedir. Çalışmanın sonuç bölümünde ise gelecek araştırmacılara incelemeleri için rehber niteliğinde bir yol haritası belirtilmiştir.


(Imam ve Kpodar 2016), İslami bankacılığın ülke ekonomilerindeki gelişmeye katkılarını istatistiki yöntemlerle belirlemişlerdir. Çalışmada, İslami bankacılığın gelişmesinin ülkelerin eko­nomik büyümelerine pozitif katkıları ele alınmakta, yetersiz büyüme problemi yaşayan ülkelerin yasal düzenlemeler ve altyapı geliştirmeleriyle İslami bankacılık segmentinin geliştirilmesinde çaba sarf etmeleri önerilmektedir. Ekonomi ve finans piyasalarında İslami bankacılık rakamsal boyutlarının görece yetersiz olmasına rağmen, bu konuda geliştirmeler yapılmasının önemine vurgu yapılmaktadır. Toplam (52) örnek ülkenin 1999-2010 yılları arasını kapsayan verileriyle yapılan analizlerle desteklenen çalışmada, İslami bankacılığın gelişmesiyle ekonomik gelişim arasında pozitif korelasyon ispatlanmaya çalışılmıştır.


(Aysan ve Öztürk 2018) ise çalışmalarında Türkiye’deki katılım bankalarının konjonktürel dalgalanmalar (Business Cycles) karşısındaki kredi verme eğilimlerini incelemişlerdir. Çalışma içeriğinde, katılım bankalarının da klasik bankalar gibi konjonktür dalgalanmalarına paralel kredi iştahları olduğunu belirterek, bankacılık sistemindeki denge sağlayıcı unsur olarak görülen katılım bankacılığının aslında klasik bankacılık anlayışından farkı olmadığını ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Çalışmalarında artan rekabet koşullarının, katılım bankalarının kredi verme eğilimlerinin klasik bankacılık anlayışına yaklaşan bir seyir izlediğine yer vermişlerdir.


(Yanikkaya et al. 2018) çalışmalarında, İslami bankaların, klasik bankalardan farklı karlılık dinamikleri ve kendilerine özgü ürün yelpazeleri bulunduğunu ve İslami finans ortamının gelişmesiyle katılım bankacılığı karlılığı arasında bir ilişki bulunmadığını iddia etmektedirler. Self Servis Bankacılık olarak adlandırılan bankacılık ürün ve hizmetlerinin yaygınlaştırılmasının her iki bankacılık grubu açısından da karlılığı artırıcı bir unsur olduğunu belirterek, İslam İşbirligi Teşkilatı (Organization of Islamic Cooperation)’na üye (57) ülke ve Birleşik Krallık’ta faaliyet gösteren toplam (74) katılım ve (354) klasik bankanın 2007-2013 yılları arasındaki verileriyle çalışmışlardır. Çalışmada ana değişkenler olarak bankaların Net Faiz Marjı (Net Interest Margin) ve Aktif Karlılığı (Return on Assets) kullanılmakla beraber, diğer değişkenler olarak Alternatif Dağıtım Kanalları, finansal hizmetlerinin penetrasyonu, Ham Petrol/Tarım Endeksleri ve Murabaha dışı aktiflerin oranı kullanılmıştır. Sonuç olarak, katılım bankalarının Alternatif Dağıtım Kanalları ve Murabaha dışı ürün yelpazelerinin artırılmasının karlılıklarını da olumlu yönde etkileyeceği belirtilmektedir.


(Abedifar et al. 2016) çalışmasında İslami bankaların finansal sisteme etkilerini ve po­zitif katkılarını incelemiştir. Bu çalışmada ülkelerin ekonomik refahları, finansal sistemin derinleşmesi ve sağlam temellere oturtulabilmesi için katılım bankalarının önemli olduğuna vurgu yapılmıştır. Çalışmanın verilerinin ana kaynağını ikili bankacılık sistemi uygulanan (dual banking system) (22) islam ülkesinin 1999-2011 yılları arasındaki verileri oluşturmaktadır. Özellikle düşük gelir düzeyindeki İslam ülkelerindeki finansal derinlik ve refah ile bu ülkelerin katılım bankalarının sektör payları arasında pozitif korelasyon kurulmuştur.


(Miah ve Uddin 2017) çalışmalarında İslami bankalar ile klasik bankalar arasındaki iş süreçlerinin sistem, süreklilik ve etkinlik parametreleri dikkate alınarak farklılıkları ortaya koymaya çalışmışlardır. Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (Gulf Cooperation Council) ülkelerinde faaliyet gösteren (48) klasik ve (28) katılım bankasının 2005-2014 yılları arasındaki verileri kullanılarak Mali Tablolar Analizi kapsamındaki geleneksel Rasyo Analizleri, Stokastik Sınır Yaklaşımı (Stokhastic Frontier Approach) ve En Küçük Kareler Regresyon Yöntemi (Ordinary Least Squares) ile yapılan analizler sonucunda klasik bankaların, islami ban­kalara göre maliyetlerini daha efektif yönetebildikleri sonucuna varılmıştır. Çalışmada, kısa vadeli yükümlülükleri yerine getirebilme gücü açısından islami bankaların daha efektif oldukları, uzun vadeli yükümlülükler açısından ise her iki banka türü açısından bir farklılık olmadığı belirtilmektedir. Ayrıca, büyük bankaların daha düşük kredi/mevduat rasyosuna sahip oldukları (Intermediation Ratio) ve dolayısıyla ölçek ekonomilerinden yararlanamadıkları iddia edilmiştir. Sermayesi görece güçlü bankaların gelecekteki faaliyetlerini sürdürebilme güçlerinin daha üst düzeyde olması gerçeğine rağmen, bu bankaların kaldıraç etkisinden (Leverage Effect) daha az yararlanmakta olduğu sonucuna ulaşmışlardır.

(Yılmaz ve Güneş 2015) çalışmalarında, sistemde yer alan bankaların etkinliklerinin il­gili tarafların (hissedarlar, yöneticiler, müşteriler, düzenleyici otorite) yaklaşımlarıyla doğrudan ilgili olduğunu ve bu nedenle bankaların kamu otoriteleri tarafından sıkı denetime tabi olduk­larını belirterek ekonomik dalgalanmalara son derece açık olan bankacılık sektöründe etkinliğin son derece önemli olduğunun altını çizmişlerdir. Faaliyet düzenleri ve kuruluş amaçları farklı olan katılım bankalarının ve mevduat bankalarının etkinliklerinin Veri Zarflama Yöntemi kullanılarak karşılaştırıldığı çalışmada, Türkiye’de faaliyet gösteren (4) katılım ve (28) mevduat bankasının 2007-2013 yılları arasındaki verilerinden yararlanılmıştır. Çalışma sonucunda, ve­rilen zaman aralığı ve yararlanılan banka verileri kapsamında, katılım bankalarının mevduat bankalarına göre daha az etkin oldukları ve bunun hem ölçek hem de yönetsel farklılıklardan kaynaklandığı öne sürülmüştür.


(Batir et al. 2017) Türkiye’de faaliyet gösteren katılım ve mevduat bankalarının etkin­liklerinin karşılaştırmasını 2005-2013 yılı verilerini kullanarak Veri Zarflama Yöntemi yardımıyla yapmışlardır. Yönetsel becerilerle kaynakların etkin kullanımı sonucunda aynı miktar çıktıyı üretebilmek için girdi kullanımının azalmasını ifade eden “Teknik Etkinlik”, yasal düzenlemelerin etkisinin ağırlıkta olduğu ve doğru kaynak kullanımıyla girdi maliyetlerinin azalmasını ifade eden ”Tahsis Etkinliği” (Allocative Efficiency) ve her iki rasyonun çarpımı sonucu oraya çıkan “Maliyet Etkinliği” (Cost Efficiency=TE*AE) rasyolarını hesaplanarak karşılaştırmaların yapıldığı çalışmada, Maliyet Etkinliğinin ana bileşeninin Teknik Etkinlik olduğu, Tahsis Etkinliğinin artırılmasıyla Türk Bankacılık sektöründe toplam Maliyet Etkinliği’nin de artacağı sonucuna varılmaktadır. Ayrıca söz konusu rasyolar ışığında, katılım bankalarının, geleneksel mevduat bankalarına göre daha etkin oldukları iddia edilerek ulaşılan sonuç benzer akademik çalışmalara atıf yapılarak desteklenmiştir.


(Smaoui et al. 2017) çalışmalarında, “Sukuk (İslami Bono veya Faizsiz Finansman Bo­nosu”) ürünün finansal piyasalarla ilişkisini irdelemiştir. Çalışmada (11) ülkenin 1995-2015 yılları arasındaki panel verileri kullanılmıştır. Çalışma sonucu olarak Sukuk ile klasik bankacılık sis­teminin birbiriyle rekabet eden kavramlar olduğu, hisse senedi piyasası ile Sukuk‘un ise bir­birlerini tamamlayıcı unsurlar olduğunu göstermeye çalışmışlardır. Bu çalışmada ayrıca, tam rekabet piyasasının etkin olduğu ülkelerde Sukuk ihraçlarının fazla olduğu, kredi piyasasının hakim olduğu ülkelerde Sukuk ihraçlarının yetersiz olduğu ve 2008 küresel ekonomik krizinin Sukuk ihraç eğilimlerine pozitif katkı yaptığını belirtmektedirler.

(Mollah ve Zaman 2015) çalışmalarında, dünyadaki islami bankalarda faaliyet gösteren Şer’î Denetleme Kurullarının (İslami Denetleme Kurulu-Shari’ah Supervisory Board) islami bankacılığın etkinliğindeki önemi araştırmışlardır. Katılım bankaları ve mevduat ban­kalarının 2005-2011 döneminin karşılaştırmalı analizinin yapıldığı bu çalışmada İslami Denetleme Kurulu’nun aktif rol oynamasıyla katılım bankalarının performanslarının arttığı, sa­dece danışmanlık rolü üstlenmeleri durumunda ise pozitif etkinin ihmal edilebilir düzeyde olduğunu belirtmektedirler. Olumlu etkilerin artması için ise düzenleyici otoriteler tarafından Şer’î Denetleme Kurullarının (ülkemizde Danışma Kurulu olarak adlandırılmaktadır) yetkileri­nin artırılması önerilmektedir.


3. İslami Bankacılığın Temel Kavramları

Katılım Bankacılığı, kar ve zarara katılma esasına göre fon toplayıp ticaret, ortaklık ve finansal kiralama yöntemleriyle fon kullandıran bir bankacılık modelidir. İsimlerindeki “katılım” sözcüğü, yapılan bankacılık türünün kar ve zarara katılma prensibine dayalı bir bankacılık olduğunu ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu segmentte klasik nakit kredi verme sistemi yok­tur. Reel ekonomik faaliyetlerin ve tamamıyla mal alım satımı ile faturalı ve kayıtlı işlemlerin finanse edilmesi söz konusudur. Bu şekilde kullandırılan fon kesin olarak amacına yönelik ol­makta, piyasa ticareti hareketlenmekte, ekonomi kayıt altına alınarak devlete vergi transferi artmaktadır.


Tanımsal bir ifadeyle islami bir banka tamamen islami kurallar bütününe uymalıdır. Kuran- ı Kerim tarafından öngörülen kurallar bütünü olarak ele alınan şer’i hükümler (literatürde kısaca Sharia olarak geçmektedir) islami bankacılığın temel felsefesini oluşturmaktadır. Konvansiyonel bankacılığın temelini oluşturan faiz (riba) kesinlikle islami sistemde yer almamakta ayrıca kumar (qimar) ve şans faktörünü (maysir) içeren aktiviteler ile spekülatif ve belirsiz­lik içeren (qharar) her türlü ekonomik oluşumlar da kesin olarak yasaklanmaktadır. Bunlara ilave olarak yürütülen iş ve yatırımların helal (halal) yani islam tarafından yasal sayılan aktiviteler olması, tüm finansal aktivitelerin islami esaslara uygun olarak ve Şeri Denetleme Ku­rullarının onayından geçmiş olması (Sharia Supervisory Board) gerekmektedir.(Hassan ve Lewis, 2009)


Endüstri Devrimi’yle birlikte bankacılık sisteminin gelişmeye başlamasına rağmen, Müslümanlar faiz enstrümanının kullanılması sebebiyle bankacılık sisteminden uzak kalmışlardır. Müslüman tacirler, sanayiciler ve girişimcilerin artan bankacılık sistemi ihtiyacı ve İslami düşünürlerin değişik modeller üzerinde çalışması sonucu, II. Dünya Savaşı’ndan sonra bağımsızlıklarını ka­zanan müslüman ülkelerde islami Bankacılığın mütevazi denemeleri yapılmaya başlanmıştır. İlk olarak 1963 yılında Mısır’daki kırsal kesimde çalışanların birikimlerini toplamak amacıyla kurulan Mit-Ghamr Bankası 1967 yılında faaliyetlerini durdurmuş olsa da İslam Bankacılığının dünyadaki gelişiminin öncüsü olarak tarihte yerini almıştır.(Molyneux and Iqbal, 2016)


İslam ekonomisinin temel kuralları belli başlı ilkelerin bankacılık sisteminde uygulanmasını öngörür. İslami finans kurumları, kendilerini konvansiyonel sistem bankalarından ayıran kural­lara uymak zorundadırlar. Aksi halde İslami bankacılıktan söz edilemez. Faiz yasağı bu ku­ralların en önde geleni olmakla beraber ikiye ayrılır; 1) Belli bir miktar paranın ödünç veril­mesi karşılığı faiz oluşumu (riba al-nasiya) ve 2) Homojen olarak nitelendirilen malların eşit olmayan miktar ve kalitede olanların değiş-tokuşundan oluşan fark ödemesi. Örneğin düşük ayarlı altının, yüksek ayarlı altınla değişiminden doğan fark ödemesi (riba al-fadl). Bunlara ilave olarak yukarıda belirtilen belirsizlik içeren aktiviteler de (qharar) yasaklardan en önemli olanlarıdır. Qharar Arapça’da belirsizlik, kandırma, seyreltme anlamı taşımaktadır. Tarafların ilgili işlemin sonuçları hakkında kesin bilgisinin olmadığı qharar da ikiye ayrılır; Taraflardan birinin diğerinden bilgi sakladığı ve diğeri üzerinde hakimiyet kurduğu işlemler ve her iki ta­rafında işlem sonucunu kesin bilemediği işlemler. Bunlara ilave olarak toplumun zararına olan ve islami kurallara aykırı olan sektörlere yapılan yatırımlarla ilgili her türlü bankacılık işlemi de yasaklanmıştır. Alkol, pornografi, kumar, şans oyunu, domuz eti üretimi, kitle imha silahları üretimi, insan klonlama vb. (Jamaldeen, 2012)


Faizin neden islami bankacılıkta yasak olduğu çok sayıda islami akademisyen tarafından tartışılmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse (Siddiqi, 2004) beş temel neden saymaktadır; 1) Faiz haksızlıktır 2) Toplumu ahlaksızlığa sürükler 3) Mal/mülk/para sahibi kişinin varlığı üzerine müdahale anlamı taşır 4) Nihai sonucu negatif gelişim/büyümedir 5) Kişilik zayıflamasına yol açar.


Kur’an’ın yasakladığı riba ile ekonomi literatüründeki üretim faktörlerinden sermayenin getirisi olarak varsayılan faiz’in modern dünyada aynı şey olup olmadığı sürekli bir tartışma konusudur. (Acar, 2003). Faizin ne olduğu, riba ile aynı şey olup olmadığı hangi tür faizin caiz olduğu konusunda Müslüman alimler veya bilim adamları arasında bir ittifak söz konusu değildir. Bir kısmı faiz ile riba’yı aynı şey olarak görüp şiddetle reddederken, bir kısmı, faizi dolaylı olarak, bir kısmı ise açıktan caiz görmüş, riba’yı ise tefecilik sayıp reddetmiştir. (Uludağ, 2010)


İslami akademisyenler ve bankacılar, Müslümanların helal yani islami kurallara uygun olarak kazançlarını değerlendirme isteği üzerine sürekli proje ve ürün geliştirmeye çalışmışlardır. Buna rağmen islami finans ve bankacılık hala erken evrededir. İslami finans sürekli gelişen üzerinde uğraşılan bir kavramdır. (Iqbal ve Molyneux, 2016)


Bunlara ilave olarak, islami bankaların ürün çeşitlerinin ve işleyişlerinin konvansiyonel ban­kalardan farklı olması, beraberinde bilanço yapılarının ve risk yönetimi kavramlarının da farklılığını getirmektedir. Şeri Danışma Kurullarının mevcut yönetim kurulu fonksiyonlarından farklı yapıları da buna eklenince, ortaya amacı belli segmente güvenli hizmet etme gayesi güden ancak rakiplerinden çok farklı bir işleyişte olan bir finans sistemi çıkmaktadır.(Shabsigh et al. 2017)


4. Neden İslami Bankacılık?

Küresel krizlerin sarstığı bankacılık sisteminin daha farklı bir anlayışla ve daha stabil yollarla yapılmasını sağlayacak yeni modellemelere ihtiyacı olduğu açıktır. Faiz, kumar, şans faktörü, spekülasyon, karmaşık türev enstrümanların İslami çerçevede yasak olması sebebiyle İslami ban­kalar geleneksel bankacılık risklerine çok daha az maruz kalmaktadırlar. Dolayısıyla modern İslami bankacılık felsefesinin, kaynakların hakça dağıtımı yoluyla sosyal refahı sağlamayı teşvik etmesi bu segmentin etkinliğini artırmaktadır.(Hassan ve Aliyu, 2018) İslami finans sis­teminin modern bankacılığın kredi bazlı çalışma esası yerine varlığa dayalı bir sistem içerisinde çalışması ve kar/risk ortaklığı şeklindeki sisteme dayalı olması, bu sistemin sosyal adalet ve toplumsal refah hedeflerinin gerçekleştirilmesinde önemli bir rol üstlenmekte olduğunu göstermektedir. (Lamido, 2016)


Tüm dünyada uzun yıllardan beri klasikleşen faiz temelli finansal anlayışı nedeniyle ge­leneksel bankacılık modeli olarak tanımlanan konvansiyonel bankacılık sisteminde, reel eko­nomiye herhangi bir katkı sağlama kaygısı taşımaksızın sadece finansal enstrümanların alınıp satılması ile işleyen bir finansal işletim yapısı mevcuttur. Ancak yaşanan ekonomik ve finansal gelişmeler, finansal kırılganlığı artıran yapısı yanında bankacılık krizleri, likidite krizleri vb. mev­cut kredi/faiz sistemi üzerine yeni paradigmaların gerektiğini açıkça ortaya koymuştur.(Erdoğan, 2016)

İslami Bankacılıkta tüm finansal işlemlerin bir dayanağı olmak zorundadır. Bunlar mal ve hizmet satışları ile kar/zarar ortaklığını içeren bir girişimin olması olarak özetlenebilir. Türev enstrümanlar, kaldıraçlı işlemlerin olmaması (veya belli kısıtlarla olması) kredi işlemlerinin ta­mamen gerçek bir alışverişe dayalı sistemde yürütülmesi sebebiyle, İslami bankaların spekülatif dalgalanmalarda ve/veya küresel/bölgesel krizlerde bilançolarını daha sağlıklı ve dayanıklı bir yönetmelerini sağlamaktadır.

Katılım Bankacılığının (Faizsiz Bankacılık fonksiyonu olarak) temel ilkelerini şöyle sıralamak mümkündür; (Hazıroğlu, 2017)


  1. Ahlakın temel alındığı bir iktisadi ilişki esastır.

  2. Faizsizlik prensibi altın kuraldır. Faizin her türlüsü kesin olarak yasaktır.

  3. Varlığa dayalı olmak temel esastır. Faaliyet alanı reel ve gerçek ekonomi alanıdır.

  4. Fon toplamada ve fon kullandırmada ortaklık ve katılım esastır.

  5. Risk paylaşımı esastır ve riskler, taraflar olarak birlikte üstlenilir.

  6. Açık ve net olarak tanımlanmış alış veriş sözleşmesi her işlemin dayanağıdır.

  7. Para, bir mübadele aracıdır, ticari bir mal değildir.

  8. Suni müdahale, haksız kazanç ve karaborsacılık yasaktır.

  9. Her türlü belirsizlikten uzak durulur.

  10. Faaliyet ve ürünlerde meşruluk esas alınır.

  11. Her şart ve durumda adalet esas alınır.

Sonuç olarak; insan odaklı yaklaşımı, gerçek ticaretin içine doğrudan katılarak reel ekonomiye katkısı, İslam dininin kurallarını hayatlarının tüm evrelerinde yaşamak isteyen vatandaşlara bu amaca yönelik hizmet vermesi vb. etkenler ülkemizde İslami bankacılığın var olma ve geliştirilme gerekliliklerini ortaya koymaktadır.


Bunlara ilave olarak, İslami bankacılık sisteminin, mevzuat, ölçek, sektör payı, tabana yaygınlaşma gibi sağlam temellere oturtulmuş olması durumunda “Körfez Sermayesi” olarak adlandırılan ve petrol gelirleri yüksek olan Körfez Arap ülkelerindeki fonların ülkemize kanalize olması kolaylaşacak ve hem cari açık hem de döviz kuru dalgalanmalarına karşı etkin bir ekonomik düzenleme aracına sahip olma şansımız artacaktır.


5. Türkiye’de İslami Bankacılık

Ülkemizde faiz hassasiyetinin banka sisteminden uzak tuttuğu atıl kaynaklar Katılım Bankaları tarafından harekete geçirilmektedir. Süreç, 1984’te Albaraka Türk ile başlamış, 1985’te Faysal Finans, 1989’da bir başka Körfez menşeli kuruluş olan Kuveyt Türk, sermayesine Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün de ortak olmasıyla sektörde yerlerini almıştır. 1996’da Asya Finans sektöre giriş yapmıştır. Faysal Finans ise sonradan Family Finans’a dönüşmüştür. Family Finans æ1991’de sektöre giren Anadolu Finans ile 2005’te birleşerek ve günümüzdeki Türkiye Finans mey­dana gelmiştir. Mayıs 2015 tarihinde Ziraat Katılım, Şubat 2016’da Vakıf Katılım faaliyete geçerken, Temmuz 2016’da BDDK tarafından Bank Asya’nın faaliyet izni kaldırılmıştır. Hali­hazırda Türkiye’de (5) Katılım Bankası faaliyet göstermektedir.

1995 yılında faaliyete başlayan İhlas Finans ise, güçlü bir aktif-pasif, gelir-gider dengesine sa­hip bir faizsiz bankacılık modeli içinde yer almasına rağmen, sonraları yönetim zaafiyeti yaşamış ve grup olarak 2001 ekonomik krizinde likidite sorunuyla karşılaşmıştır. Haziran 1999’da kurulan ve Ağustos 2000’den itibaren faaliyete başlayan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), İhlas Finans’ın faaliyetlerini durdurmuştur (TKBB Web Sitesi, 2018).


İlk başta ”Özel Finans Kurumu” olarak adlandırılan bu segment daha sonra ekonomik faali­yete doğrudan katılma mantığının ön plana alınması saikiyle ”Katılım Bankacılığı” olarak adlandırılmıştır. Oysaki dünya uygulamaları ve literatürün tamamı incelendiğinde ”Katılım Bankacılığı” kavramı nadiren kullanılmakta ve bu segment “İslami Bankacılık” olarak tanımlanıp adlandırılmaktadır. Neden “İslami Bankacılık” adının kullanılmadığı konusu ayrı bir tartışma konusudur. Ancak, literatürde ve uygulamada (Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği Ülkeleri ve diğer tüm ülkelerde de) kullanılan İslami Bankacılık isminin ülkemizde kullanılmıyor ol­ması bu segmentin daha en baştan benimsenmediği, özümsenmediği algısını yaratmaktadır. Etkinlik, karlılık, verimlilik ile ilgili analizler, yorumlar, geliştirmeler vb. yapılmasına rağmen öncelikle bu ismin orijinal haliyle kullanılmasının sayısız algısal faydası olacağı düşünülmektedir.[1]


Bunlara ilave olarak, ülkemizde kamu sektöründe finansal fonksiyonlar bakımından birçok kurum ve genel müdürlük bulunmaktayken İslami bankacılık için hiçbir resmi kurum bulunmamaktadır. Türkiye Katılım Bankaları Birliği genel koordinasyonu sağlamakla beraber Ban­kacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Sermaye Piyasası Kurumu ana düzenleyici oto­rite konumundadırlar. Katılım Bankacılığı, Hazine Müsteşarlığı bünyesinde ise Mali Sektörle İlişkiler ve Kambiyo Genel Müdürlüğü’ne bağlı ”Mali Sektör Politikaları ve Koordinasyon Daire Başkanlığı” (Hazine Müsteşarlığı 2018). Buna ilave olarak müsteşarlık bünyesinde “Faizsiz Finans Koordinasyon Kurulu” bulunmaktadır. Sonuç olarak, yasal mevzuat açısından BDDK ve SPK’nın düzenleyici otorite olmaları normal olmakla beraber, kamu sektörü yapılanmasında katılım bankacılığı ile ilgili doğrudan sorumluluk ve koordinasyonu sağlayan resmi bir yapılanmaya geçilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir.


Ülkemizin üye olduğu ve İslam ekonomisi ve uluslararası ilişkilerde etkin (2) ana kurum bulunmaktadır;

  • Suudi Arabistan’ın Cidde şehri merkezli, toplam (57) üye ülkesi bulunan ve üye ülke­lerdeki toplumsal refahı İslam hukuku prensiplerine göre ekonomik açıdan gerçekleştirme hedefi olan İslam Kalkınma Bankası (Islamic Development Bank)’nın sermayesinde Türkiye’nin payı %6,45’tir. Bu oranla ülkemiz, (57) üye ülke arasında (9). sıradadır. Merkeze ilave olarak (4) üye ülkede bölgesel merkezi bulunan kuruluşun (Kazakistan, Fas, Senegal ve Malezya), ülkemizde sadece irtibat ofisi düzeyinde temsilciliği bulunmaktadır (İstanbul ve Ankara). Gerek Yönetim Kurulunda gerekse İcra Kurulunda ülkemizden hiçbir üye bulunmamaktadır.(IDB, 2018)

  • Diğer önemli bir kuruluş olan İslam İşbirliği Teşkilatı (Organization of Islamic Coopertaion)’nın da merkezi yine Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde bulunmaktadır. Ülkemiz bu kuruluşa 1969 yılında üye olmuştur. Birleşmiş Milletler’den sonra en büyük (2). uluslararası kuruluştur. Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu 2005-2013 yılları arasında başkanlığını yapmıştır ve şu an başkanlık Suudi Arabistan’dadır. A.B.D, İsviçre, Belçika, Irak, Afganistan ve Endonezya’da ofisleri bulunan örgütün bağlı kuruluşlarından ikisi Türkiye’dedir. İslam Tarih, Sanat ve Kültür Merkezi (İstanbul) ve İslam Ülkeleri İstatistiki, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar ve Eğitim Merkezi (Ankara) (OIC, 2018).


Yukarıda belirtilen ekonomik ve siyasi gayeyle kurulmuş her iki teşkilat içerisinde ülkemizin etkinliğinin artırılması faydalı olacaktır düşüncesindeyiz.


Bunlara ilave olarak, İslami bankacılıktaki diğer bir önemli konu da Şer’i Denetleme Kurulları’dır. İslami finans sisteminin temel İslam felsefesine tam uyumu için oluşturulan bu danışma kurulları, aynı zamanda bu finans kuruluşlarının kurumsal yönetim ilkelerinin belirlenmesinde de önemli rol oynamaktadırlar (Ahmed ve Khatun, 2013). Türkiye’de ise bu kurul­lara “Danışma Kurulu” adı verilmekte ve her katılım bankası bünyesinde ayrı ayrı kurulan ancak merkezileşmemiş olan bu kurulların henüz hukuki altyapısı bulunmamaktadır. Kurul­lar daha çok tavsiye niteliğinde ve bazıları Yönetim Kurullarına bazıları ise Genel Müdür’e bağlı çalışmaktadırlar. Dünya örneklerinde hukuki altyapıları ve mevzuat açısından düzenlenme üstünlükleri dikkate alındığında, ülkemizde de bu kurulların daha merkezi ve kurumsal bir yapıya dönüşme ihtiyaçları bulunmaktadır (Dinç 2016). Türkiye Katılım Bankaları Birliği nezdinde oluşturulan Merkezi Danışma Kurulu’nun ileride daha etkin çalışması bu türden yasal altyapıların hızlıca hazırlanmasına bağlıdır. Ülkemizde ayrıca ISFA ACADEMY adlı, İslami Bankalar ve Finansal Kurumlar Genel Konseyi (General Council for Islamic Banks and Financial Institutions-CIBAFI)’nin uluslararası geçerliliği olan İslami Finans ve Bankacılık konulu profesyonel sertifika programlarını Türkiye’de pazarlama ve uygulama konusunda yetkili eğitim ve danışmanlık kurumu faaliyet göstermektedir (isfaacademy, 2018).


Türkiye’de faaliyet gösteren (51) adet banka içerisinde (5) adet katılım bankası bulunmak­tadır. Sektörde yer alan bankaların toplam şube sayısı (11.585) personel sayısı ise (208.280)’dir. Buna karşılık katılım bankalarının şube sayısı (1.032)’dir ve yaklaşık %8’lik bir paya sahiptir. Katılım bankalarında çalışan personel sayısı (15.029)’dur. Aktif toplamında ise katılım ban­kalarının sektör payı %5 seviyesindedir.(TBB ve TKBB Web Sitesi, 2018)


Tablo: 5.1. Banka, Şube, Personel Sayıları Karşılaştırması

Banka Türü

Banka Sayısı

Şube Sayısı

Personel Sayısı

Katılım Bankaları

5

1.032

15.029

Konvansiyonel

46

10.553

193.251

Toplam

51

11.585

208.280

Katılım / Toplam (%)

10

9

7


6. Katılım Bankalarının S.W.O.T Analizi (Güçlü Yönler- Zayıf Yönler, Fırsatlar-Tehditler)

6.1. Güçlü Yönler (Strengths)

  • Faizli kredi vermek yerine kara/zarara ortak olma saikiyle doğrudan finansal faali­yetlerin içerisine yer almaları sayesinde ekonomiye gerçek katkı yaparlar. Toplum içerisinde de güvenilirlikleri konusunda soru işaretleri yoktur.

  • Kayıtdışı ekonomiyle mücadelede etkin rol oynarlar.

  • Gerçek ticari faaliyetlerin içerisinde yer almaları nedeniyle likidite, bilançolarındaki aktif-pasif vade uyumsuzluğu problemlerinin önemsiz boyutlarda olması ve türev işlemlere yer ver­memeleri (veya kısıtlı olması) sayesinde küresel veya yerel finansal krizlerden, konvansiyonel bankalara göre daha az etkilenirler.

  • İnsan odaklı yaklaşım ile sosyal sorumluluk bilinciyle toplumsal refahı artırma motivasyonları vardır.

  • Şeri hükümlerin (İslami esaslar) uygulanması esasıyla, müşterilerle imzalanan sözleşmelerde belirsizlik bulunmaması ve sözleşme koşullarının vade içerisinde değişme riski olmaması ve ris­kin tamamen karşılıklı paylaşılması güvenilirliklerini artırır. (Akkuş, 2017)

6.2. Zayıf Yönler (Weaknesses)

  • Mevcut konjonktürde ağırlıklı olarak İslami esaslara uygun bankacılık sistemi beklentisi içerisinde olan müşteri kitlesine hizmet vermektedirler. Özellikle bireysel segment müşterilerin tamamına erişim sağlama yönünde mevduat bankaları kadar etkin değillerdir. Bireysel ban­kacılıkta tabana yaygınlık ve çapraz ürün satışlarında anahtar rol olan kurumların maaş ödeme anlaşmaları veya emekli maaşlarına aracılık etme fonksiyonları hemen hemen yoktur.

  • Dijital Bankacılık konusunda daha etkin olmaları gerekmektedir. Bazı katılım bankaları bu konuda gelişimler yapıyor olsalar da konvansiyonel bankaların kullandıkları teknolojilerle yarışacak yatırımlar yapmalıdırlar. Yapmakta oldukları yatırım ve gelişimlerle ilgili pozitif algıyı geliştirici tanıtım faaliyetlerine daha çok ağırlık vermeleri yerinde olacaktır.

  • Medyada yer alan tanıtım faaliyetleri son zamanlarda artmakta olsa da özellikle aracılık ettikleri sosyal sorumluluk projeleri toplum tarafından yeterince bilinmemektedir.

  • Finansal enstrümanların azlığı ve mevcut bankacılık ürünlerinin işleyişinin konvansiyonel banka ürünlerine göre daha karmaşık, detaylı ve anlaşılabilirliğinin zor olması müşteri tabanı yaratmada zorluklar çıkartmaktadır. Ayrıca bu konuda literatür eksikliği mevcuttur.

  • Bireysel müşteriler için kredi olanaklarının yetersiz ve zahmetli olması sebebiyle tercih edilmemektedir.

  • Mevduat bankaları tarafından rakip görülmektedirler (aslında mevduat bankalarının ta­mamlayıcısı rolünü üstlenmelilerdir.)

  • Ülkemizin tasarruf eğilimlerinin zayıf olması sebebiyle, kaynak temininde güçlükler yaşanmaktadır (ölçek büyütmede zorluklar)

  • Yetişmiş eleman sorunları vardır. İslam bankacılığının üniversitelerin ders müfredatında yer alması gerekliliği ve konunun sadece dini açıdan değil akademik açıdan da mantığının anlatılarak bu konuda uzmanlaşmak isteyen gençlerin yetiştirilmesi gerekmektedir.

  • Türkiye’nin (daha önceki bölümde ifade edildiği üzere) İslam finans dünyasında etkinleşmek için çaba sarfetmesi gerekmektedir.

  • Mevzuat boşluklarının bulunması, eşit rekabet koşullarının sağlanması ve kamu idare organizasyonunda yer bulması gerekmektedir.

  • Şeri Danışma Kurullarının ülkemizde de dünya örneklerinde olduğu gibi daha kurumsal bir yapıya ve hukuki altyapıya mevzuat açısından da entegre olması ihtiyacı vardır. Dünya modellerinden geride olan mevcut ülke uygulamamızın geliştirilmesi halinde zayıf yönler içinde belirtilen bu madde güçlü yönler bölümüne geçerek daha büyük kitlelerin ve fonların ilgisini çeken bir İslami bankacılık modeli oluşturacaktır.

6.3. Fırsatlar (Opportunities)

  • Katılım Bankacılığı sektör payının henüz çok yetersiz olması sebebiyle islenecek potan­siyel olması bu segment için önemli bir fırsattır. Ayrıca ülkemizde henüz bankacılık sistemine girmemiş olan İslami hukuk prensiplerine uygun bankacılık olması halinde işlem yapacak olan önemli bir müşteri kitlesi mevcuttur.

  • Katılım bankalarının başta altın olmak üzere, yastıkaltı olarak tabir edilen kaynakların ekonomiye kazandırılmasında önemli bir misyonları vardır.

  • Aslında bir eksiklik olarak değerlendirilen müşteri kitlesi sorunu rekabet avantajına dönüştürülebilir. Sadece Müslüman inançlarına göre yaşamayı ve finansal işlemlerini buna göre yapmayı isteyen kişilerin yanısıra faiz duyarlılığı olmayan kitlelerin de tercih etmekte olduğu İslami bankacılık, geliştirildiği ve penetrasyon sağlandığı takdirde her kesimden daha çok müşteriyi bünyesine katmaya adaydır.

  • İslam dünyası ülkelerinden yabancı fonların ülkemize çekilmesinde önemli bir fonksiyon üstelenebilme şansı bulunmaktadır.

  • Ülkemizde sigorta ürününden yararlanma oranlarının düşük olması ve trafik sigor­tası dışındaki ürünlere ilgi gösterilmemesi sebebiyle önemli bir miktarda kaynak israf olmak­tadır. Aynı zamanda İslami düşüncedeki vatandaşların da sigortanın belirsizlik ve şans un­suru içermesinden dolayı bu üründen imtina etmesi sebebiyle İslami sigorta ürünü olan ve bir tür yardımlaşma sandığı mantığıyla çalışan “Tekafül” sistemi, tanıtım ve yaygınlaştırma fa­aliyetleriyle güçlenebilecek potansiyel taşımaktadır. Ayrıca Bireysel Emeklilik Sisteminde de hem katılım sigortacılığı hem de konvansiyonel bireysel emeklilik şirketlerinin faizsiz fonlar oluşturması bu alanda önemli bir fırsatın olduğunu göstermektedir.

  • Önemli fırsatlardan bir tanesi de katılım bankalarının sosyal sorumluluk anlayışlarının gelişmiş olmasıdır. Mevcut durumda katılım bankaları vatandaşların İslami bankacılık usulünde hizmetlere erişimleri konusunda sabit ve değişken maliyetleri göze alarak yeni şube ve ATM kurulumuna hız verebilirler ve bu şekilde müşteri tabanlarını geliştirebilirler. Kurulum ma­liyetlerine bir kez katlanılacağı ve değişken maliyetlerin ise zaman içerisinde artan müşteri adetleriyle karşılanabileceği dikkate alınarak bu hususta ilerleme sağlanabilir. Dijital çağda yaşamamıza ve birçok bankacılık hizmetinin mobil/internet kanalıyla verilebiliyor olmasına rağmen şube ve ATM hizmeti ülkemizin sosyal dokusu dikkate alındığında her dönem önemini koruyacaktır. Şu an (8) ilimizde katılım bankası faaliyeti yoktur (Ardahan, Artvin, Bayburt, Hakkari, Iğdır, Kilis, Sinop ve Tunceli). Ayrıca katılım bankalarının ülkemizin ilçelerinin nere­deyse tamamında şubeleri bulunmamaktadır. Sadece tek katılım bankası şubesi olan il sayımız da (8)’dir (Ağrı, Bartın, Bilecik, Gümüşhane, Kars, Kırklareli, Muş, Şırnak). Katılım bankalarının top­lam ATM sayısı (1.728) adettir ve il başına ortalama (1.6) adet ATM bulunmaktadır. Top­lam şube ve ATM adetlerinin %52’si İstanbul, Ankara ve İzmir gibi ülkemizin en büyük (3) ilinde bulunmaktadır (BKM, 2018). Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2008-2017 yıllarını kap­sayan “İllere Göre İç Göç İstatistikleri” çalışması incelendiğinde yukarıda belirtilen illerimizin birçoğunun ülkemiz ortalaması üzerinde net göç veren iller oldukları görülmektedir. (TUİK, 2018). Katılım bankalarının da bu bölgelerde şube açmaları istihdamı da tetikleyerek bölge ekonomilerine pozitif katkı yapacaktır. Bankaların şube açarken dikkate aldıkları maliyetlerin içerisinde önemli bir kalem olan ve açılan her şube için her yıl ödenmesi gereken “Finansal Faaliyet Harçları”nın da devletimiz tarafından salt nüfusa göre değil, bölgelere göre de pozitif ayrımcılık yapılarak yeniden belirlenmesi bankaları da bu yörelerde şube açmaları konusunda motive edecektir. (Resmi Gazete, 2017)

  • Dünya Müslüman nüfusunun hızlı artışı doğal olarak İslami bankacılığa olan ilgiyi artıracak güçtedir.

  • Ülkemizde kurulması gündemde olan “Uluslararası İslam Bilimleri Üniversitesi” saye­sinde hem ekonomi bilimi açısından hem de İslam dünyasındaki etkinlik açısından önemli bir fırsatımız bulunmaktadır. Özellikle yurt içinde bu konuda uzmanlaşmış nitelikli bankacı/finansçı yetiştirmek ve İslam ülkelerinden yabancı öğrencilerin ilgi odağı haline gelerek uzun vadede uluslararası zeminde bir marka haline gelme fırsatımız vardır. Günümüzde ülkemizde sadece (5) üniversitede İslam hukuku ve finansı alanında yüksek lisans/doktora düzeyinde programlar mevcuttur (Marmara Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Sebahattin Zaim Üniversitesi, Bingöl Üniversitesi).

6.4. Tehditler (Threats)

  • İslamın iktisadi pratiğinin hala olgunlaşmamış olması önemli bir problemdir. Bir başka deyişle teoride tartışılan birçok kavramın günlük bankacılık ve finans uygulamasında yeterli alan bulamayışı ve bu sebeple soru işareti olarak kalan birçok ürün/hizmet çeşidi hakkında gelişim sağlanmaması ve bu sorunun yıllardır devam etmesi önemlidir. Örneğin, ekonomi teorisindeki üretim faktörlerinden sermayenin getirisi olarak kabul edilen faiz ile Kuran’ın yasakladığı riba arasındaki farkların tam konsensüs içerisinde belirlenmemiş olması toplumda kafa karışıklıkları yaratmaktadır (Acar, 2003)

  • Entellektüel Altyapı Sorunu. İslam ekonomisi İslam hukukunun bir alt kolu olarak görülmektedir. İslam ekonomisi sorunları genellikle İslam alimleri tarafından tartışılmaktadır. Batıda ise son 200 yıldır ekonomi sosyal bir bilim haline gelmiş ve gelişmiştir. İslam ekonomisinin de bir bilim olarak özellikle ülkemizde akademisyenler tarafından yeterince tartışılmayışı ve bu konuda akademik yayınların yetersiz oluşu önemli bir sorundur.

  • Sektör payının çok az olması sebebiyle gelişimi için zaman ve yoğun enerji harcama gereksinimi vardır. Artan bankacılık rekabet koşullarının bu gelişime izin ve zaman tanımaması sebebiyle kısa vadede altyapı sorununun giderilmesinin zor olacağı düşünülmektedir.

  • Özellikle Müslüman olmayan Batılı ülke bankalarının İslami bankacılığa artan ilgisi se­bebiyle Türkiye’nin bu konuda acil adımlar atması gereği vardır. Ancak mevcut konjonktürde İslami bankacılığın ülkemizde yaygınlaşması için zamana ve yapısal reformlara ihtiyaç duyul­maktadır. Artan küreselleşme ve özellikle Arap ülkelerindeki petrol gelirleri tüm dünyadaki bankacılığın ilgisini çekmektedir.

  • Artan rekabet ve bankacılık gelişimlerine paralel olarak, “Finansal Mühendislik” olarak adlandırılan yeni ürün ve hizmet gelişiminin İslami bankacılık segmentinde de uygulanması gerekmektedir (Ahmad et al. 1998). Bu sorun Türkiye için de önemini korumaktadır.

  • Faizin son yıllarda ve özellikle günümüzde vatandaşlarımız açısından artan bir şekilde öneme sahip olması ve rant ekonomisi hakim ülkemizde faiz enstrümanı olmayan ve sabit getiri garanti etmeyen bir sistemin gündemde olmaması katılım bankacılığını zorlayıcı hususlardır. Katılım bankalarının mevduat açısından faiz yerine telaffuz ettikleri “kar oranları” genellikle konvansiyonel bankaların mevduata verdikleri faizden daha düşük getiriye sahiptir.

  • Küresel krizlerin ve bunu takip eden ekonomik durgunlukların tasarruf eğilimlerini azalt­makta oluşu piyasa paylarını artırma yönünde zorluklar çıkartmaktadır.

7. Türkiye’de Katılım Bankacılığı’nın Finansal Analizi

Ülkemizdeki katılım bankacılığının rakamsal verilerini analiz ederek tüm bankacılık sektörü içerisindeki etkinlik değerlendirmesini yapmak amacıyla, sektörde faaliyet gösteren (5) katılım bankasının 2010-2017 yıllarına ait (3)’er aylık dönemsel verileri toplanmıştır. Sektöre sonradan giren Vakıf Katılım ile Ziraat Katılımın verileri bu bankaların kuruluş tarihlerinden itibaren (2015) toplanmıştır. Aynı şekilde, konvansiyonel banka olarak adlandırdığımız bankaların da aynı dönemdeki veri seti hazırlanarak mukayeseli analiz için çalışmalar yapılmıştır (BDDK, TBB, 2018; TKBB Web Sitesi, 2018) Çalışmamızda istatistik programı ”Stata 14.2” kullanılmıştır. Analiz çalışması (2) ana bölümden oluşmaktadır. a) “Mali Yapı Rasyoları”nın analiz edilerek yorumlanması ve b) “Çoklu Regresyon” denklemleri kurularak bilanço kalemleriyle makroekonomik dışsal parametreler arasında bağlantılar kurulması.


7. a) MALİ YAPI ANALİZİ[2]

Mali Tablolar Analizi; bir işletmenin mali durumunu, varlıklarını, kaynaklarını, faaliyet sonuçlarını, mali performansını ve finansal gelişme yönünü saptamak, değerlendirmek ve işletme ile ilgili geleceğe dönük tahminlerde bulunmak, kararlar almak için, mali tablolarda yer alan kalemler arasındaki ilişkilerin ve bunların zaman içinde göstermiş oldukları eğilimlerin in­celenmesidir. Analizin amacı; yalnız işletmenin mali durumunu, geçmiş mali performansını değerlendirmek değil, aynı zamanda geleceğe ışık tutmak, geleceğe ilişkin yapılacak tahmin­lere, hazırlanacak planlara, izlenecek politikalara, alınacak kararlara katkıda bulunacak veri ve ipuçlarını sağlamaktır.(Akgüç, 2017)


7. a.1) Bilanço Performansları

Katılım Bankalarının 2017 yılında oldukça yüksek bir performans gösterdikleri görülmektedir. Tüm temel bilanço kalemlerinde ülkemiz bankacılık sektörünün üzerinde büyüme gerçekleşmiştir.

Tablo 7.1. Katılım Bankalarının Bilanço Performansı, 2016-2017 Karşılaştırma

Bilanço Kalemi

2016

2017

Değişim %

Toplanan Fonlar(TL)

48.313

57.494

19

Toplanan Fonlar (YP)

29.984

43.180

44

Kıymetli Madenler (YP)

3.208

4.636

45

Toplam Fonlar

81.505

105.310

29

Kullandırılan Fonlar

84.880

106.733

26

Kull.Kredi / Fon (%)

104

101

Toplam Aktifler

132.874

160.136

21

Özkaynaklar

11.494

13.645

19

Net Kar

1.106

1.584

43

Bu tablonun yorumlanması yapıldığında;

  • Katılım bankalarının seçilen tüm kalemlerde 2016 yılına göre 2017 yılında TL kalemlerde enflasyonun ve YP kalemlerde de kur artışının üzerinde büyüme gerçekleştirdikleri ve reel olarak büyüdükleri,

  • Topladıkları fonların tamamını ekonomiye kredi olarak enjekte ettikleri, görülmektedir.

7. a.2) Sektör Payları

Daha önceki bölümlerde de belirtildiği üzere, ülkemizde faaliyet gösteren katılım bankaları ölçek olarak yeterli seviyede değildir. Dolayısıyla temel bilanço kalemlerinde sektör payları %5’ler seviyesindedir. İnceleme konusu 2016-2017 dönemi gelişimi incelendiğinde katılım bankalarının

  • Aktif büyüklüğündeki %4.9’luk sektör payları değişmemiştir.

– Mevduat (fon toplama) toplama faaliyetlerinde sektör paylarını %5.6’dan (50) baz[3] puanlık artışla %6.1’e yükselttikleri görülmüştür.

– Kredi (fon kullandırımı) kaleminde (10) baz puanlık artış göstererek %4.9’luk bir paya ulaştıkları görülmektedir.


Tablo 7.2. Katılım Bankalarının Sektör Payları, 2016-2017 Gelişim

Banka Türü

Aktif

Mevduat

Kredi

Katılım

160.136

105.310

106.733

Konvansiyonel

3.097.682

1.613.839

2.038.747

Sektör Toplamı

3.257.818

1.719.149

2.145.480

Katılım Sektör Payı-2017 (%)

4.9

6.1

4.9

Katılım Sektör Payı-2016 (%)

4.9

5.6

4.8

Sektör Payı Değişimi(bps)

50

10

Kur ve kar payı artışı (konvansiyonel bankalardaki faiz tahakkukları)[4] her iki bankacılık segmenti için geçerli olduğundan dolayı bu doğal etki arındırılmamıştır. Dolayısıyla, bu gelişimleri olumlu olarak değerlendirmek mümkündür Ancak, baz etkisinin küçük olması (bilanço kalem­lerinin büyüklüğünün az olması) bu gelişimlerin anlamlılıklarını yetersiz kılabilmektedir.


7. a.3) Rasyo Analizleri

Bankacılık işlemlerinin ve banka faaliyetlerinin özellikleri bankaların finansal tablolarına da yansımakta, analiz teknikleri benzer olsa da, bankaların finansal analizleri için farklı rasyolar kullanılmaktadır. (Akgüç, 2012). Bu kapsama girmekte olan rasyoların, yer kısıtı gözetilerek, belli başlı olanları seçilerek aşağıdaki karşılaştırmalı analize ulaşılmaktadır; (TKBB, 2017)


Tablo 7.3. Seçilmiş Rasyolar Bakımından Sektörel Karşılaştırma

Performans Göstergesi (%) (2017)

Katılım Bankaları

Bankacılık Sektörü

Sermaye Yeterliliği Rasyosu

17

16.9

NPL (Takipteki Krd./T. Krd.)

3.2

3

Vadesiz Hesap /Toplam Fonlar

30.5

21.2

Menkul Değerler/Fonlar

12.3

21.5

Özkaynak Karlılığı (ROE)

13.5

16

Aktif Karlılığı (ROA)

1.4

2

Bank.Hiz.Gel /Toplam Gelirler

10.7

11.8

Top.Personel Sayısı/Topl. Şube Sayısı (Kişi)

15

18

Ort. Aktifler/Personel Sayısı (Bin TL)

9.845

14.306

Temel Performans Göstergeleri’nin (literatürde KPI: Key Performans Indicators) konvansiyonel bankalarla aşağı yukarı benzerlik taşıdığı görülmekle birlikte (Sermaye Yeterliliği Rasyosu, NPL) bazı dikkate çeken hususlara aşağıda yer verilmiştir;

  • Toplanan fonlardaki vadesiz mevduatın bir başka deyişle maliyetsiz kaynakların payı sektörde %21 olmasına karşılık katılım bankalarında %30’lar seviyesindedir. Her bankanın ideal olarak ulaşmak istediği bu kompozisyon, faizsizlik prensibiyle çalışmanın doğal bir sonucu olmaktadır. Dolayısıyla kaynak maliyetlerinin katılım bankalarında konvansiyonel bankalar göre daha düşük olduğu söylenebilir.

  • Toplanan fonların aktifte yer alan Menkul Değerleri finanse etme bakımından değerlendirmesi yapıldığında, katılım bankalarının daha az menkul değer finanse ettikleri dolayısıyla kredi (fon kullandırımı)’ye ağırlık vererek reel sektörün finansmanına daha çok önem verdikleri söylenebilir.

  • Aktif Karlılığı ve Özkaynak Karlılığı rasyoları katılım bankalarında daha düşüktür. Konvansiyonel bankalara göre daha düşük kar marjlarıyla çalışmaktadırlar. Bu durum iki farklı yo­ruma açık durumdadır; katılım bankaları ölçek ekonomilerinden faydalanma ve etkinlik açısından konvansiyonel bankalara göre daha zayıf görünmektedirler. Olayın bir diğer boyutu ise, katılım bankalarının bu rasyoları agresif kâr anlayışının bankacılık sisteminde ana hedef olmaması, toplum yararına insan odaklı anlayışın ön planda olması amacına örnek teşkil etmektedir.

  • Bankacılık Hizmet Gelirleri toplam gelirler içerisinde konvansiyonel bankalara göre daha düşük seviyededir. Katılım bankalarının daha önceki bölümlerde de değinildiği üzere, müşteri tabanlarını, ürün yelpazelerini genişletmeleri ve kredi ürünü olarak klasik murabaha bazlı fon kullandırım yapısını İslami bankacılıkta kullanılan diğer kredi ürünlerine de yaygınlaştırmak için çaba sarfetmeleri gerekmektedir.

  • Sonuç olarak, katılım bankalarının müşteri tabanı, ürün çeşitliliği ve gelişen teknolojiyi uygulamalarına adapte ederek ölçek ekonomilerinden yararlanma katsayılarının artırılması ge­rekmektedir.

7. a.4) Toplanan Fonlar (Kaynak) Analizi

Katılım bankalarının TL ve YP bazlı fon kaynaklarının sektör payları aynı seviyelerdeyken kıymetli maden hesaplarında sektör payı% 19 seviyesindedir.

Toplanan Fonlar

Katılım Bankaları

Bankacılık Sektörü

Katılım Bank.Payı (%)

a) TL-Fonlar

57.494

961.112

5.98

b) YP-Fonlar

43.180

733.817

5.88

c) Kıymetli Madenler

4.636

24.220

19.14

Toplam Fonlar(a+b+c)

105.310

1.719.149

6.13

Ülkemizin kaynak ihtiyacı her dönem artma eğilimindedir. Küresel krizlerin ve iç siyasi gelişmelerin sıklıkla döviz kuru, faizler, piyasada yaşanan likidite sıkıntısı ve enflasyon üzerindeki olumsuz etkilerine karşı sağlam ve zemini sert olan bir ekonomi yaratabilmek için düşük olan tasarruf eğilimlerinin artırılması, ülke dışından fon akışlarının hızlandırılması ve kayıtdışı ekonominin azaltılması temel unsurlar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bölümde katılım banka­larının konvansiyonel bankalardan ayrıştığı ve potansiyel olarak daha etkin oldukları/olabilecekleri iki ana unsur olan ”Altın Bankacılığı” ve “Sukuk (İslami Bono)” analiz edilmiştir;


7. a.4.1) Altın Bankacılığı

Banka bilançolarında pasif kısımda “Mevduat” ya da “Fonlar” başlığı altında izlenen kıymetli madenlerin neredeyse tamamı “Altın” karşılığı tutarlardır. Bankalar genellikle, çeşitli kıymetli madenlere endeksli yatırım fonları çıkartmakta olsalar da bilançoya doğrudan fon olarak yansıma sadece “Altın” karşılığı hesaplardır. “Gümüş” madenine endeksli mevduat(katılım fonu) hesabı bulunan katılım bankasının da tüm kıymetli maden fonları (Türkiye Finans, 2018), bu tutar analizimizde ihmal edilebilir seviyede olduğu için, Altın olarak kabul edilmiştir. Sonuç olarak, Kıymetli Maden Hesapları denilince “Altın” karşılığı TL anlaşılmalıdır.


Kıymetli Maden Hesaplarında, katılım bankalarının sektör payının %19 seviyesinde olduğu ve TL/YP fonlara kıyasla kıymetli maden toplama işlevi bakımından oldukça etkin oldukları görülmektedir. Katılım Bankaları kıymetli maden sektör payını 2016 yılsonunda %18.31’den, (83) baz puan artışla 2017 yıl sonunda %19.14’e çıkartarak oldukça olumlu bir performans göstermişlerdir.


– Altın fiyatlarındaki değişimin etkilerinin analiz dışında tutularak reel stokların o karşılaştırmaları yapıldığında, konvansiyonel bankaların kıymetli maden stoklarını 2016 -2017 döneminde 110 ton’dan 123 ton’a çıkartarak %12.3 artış gösterdikleri, buna karşılık, katılım bankalarının altın stoklarını reel bazda 25 ton’dan 29 ton’a toplam %18.6 artırdığı görülmektedir. (TCMB, 2018)

– Ülkemiz finansal siteminde 2017 yılı rakamlarıyla yaklaşık 182 ton altın mevduatı bu­lunduğu hesaplanmaktadır. İstanbul Altın Rafinerisi AŞ’nin tahminlerine göre ülkemizde halen yaklaşık 5.000 ton altın, yastık altında bulunmaktadır ve finansal sistemin dışındadır.(IAR 2018). Katılım bankalarının yüksek sektör payı olduğu ve bu yüksek sektör payının sistemde (46) konvansiyonel banka bulunmasına karşın sadece (5) banka ile yaratıldığı düşünüldüğünde bu performansın oldukça yüksek olduğu açıkça görülmektedir.

– Ülkemizin hanehalkı tasarruf eğilimi oldukça düşüktür. ”Hurda Altın” olarak tabir edilen yastıkaltı altınların kayıtlı ekonomik sisteme kazandırılması için bankalar belirli günlerde ”Altın Günü” düzenlemekte ve talep eden müşterilerin takı, külçe, ziynet vb. altınlarını anlaşmalı kuyumcuları aracılığıyla banka altınına dönüştürmektedir. Sektörde bu uygulamayı yapan banka sayısı (17) adettir ve bunlardan (5) tanesi katılım bankalarının tamamıdır. Fiziki ve gram olarak altın veren ATM uygulaması sektörde sadece (1) katılım bankasında mevcuttur. (Kuveyt Türk, 2018). Altın Mevduatı dışında bankacılık sektöründe ”Altın Çek” , vatandaşların kuyumcuya fiziki ziynet eşyasını götürerek POS aracılığıyla banka altın mevduat hesabına otoma­tik olarak gram altın karşılığının yatırıldığı ”Altın POS” uygulaması gibi ürünler yeni yeni yaygınlaşmaktadır. Ürün çeşitlendirilmesinin artırılmasıyla kayıtlı ekonomiye geçişte ”Altın Bankacılığı” önemli bir güç olacaktır.

– Sonuç olarak gerek faizsizlik prensibiyle tasarruf yapan İslami düşüncedeki vatandaşların altın tasarrufuna olan eğilimleri, gerekse altın bankacılığında gelişen know-how (yöntem bil­gisi) sayesinde, katılım bankalarının kayıt dışı ekonomiyle mücadelede önemli bir güç oldukları açıkça görülmektedir.


7. a.4.2) Sukuk (İslami Bono)

Faizsiz Bono ya da İslami Bono olarak adlandırılan Sukuk İslami bankaların güçlü oldukları bir alandır. Özel yatırım veya özel projelere konu varlıklar üzerinde sertifika sahipleri lehine hak tesisi sağlayan enstrümanlardır. Belli bir varlığa dayanmaktadırlar (Asset-Backed). Dünyada 2017 yılında yaklaşık 98 milyar dolar Sukuk ihracı yapılmıştır (S&P Global Ratings, 2018). Dünyada Sukuk ihracında lider % 46’lık payla körfez ülkeleri olmakla beraber ikinci sıradaki Malezya tek başına % 34’lük paya sahiptir. Ülkemizde ise 2010-2017 yılları arasında toplam 59 milyar TL’lik Sukuk ihraç edilmiştir ve bu tutarın 23 milyar TL’si katılım bankalarına aittir; (TKBB Web Sitesi, 2018)


Tablo 7.4. Türkiye’de Sukuk İhraçları (2010-2017)

İhraç Eden

Tutar (Bin TL)

Kamu

36.839.914

Katılım Bankaları

23.084.605

Özel Sektör

325.000

Toplam

59.924.519

Sukuk ihracı, ürünün satışı ve yaygınlaştırılması konusunda ülke olarak daha çok gidi­lecek yolumuz vardır. Dünya Sukuk ihraçlarında ülke olarak çok küçük bir paya sahip olmamıza rağmen İslami büyük fon gruplarının ülkemize çekilmesi ve ülkemiz içinde yastık altında bek­letilen varlıkların ekonomiye kazandırılması bakımından Sukuk’un büyük bir potansiyel güç olduğu düşünülmektedir. Bu konuda akademik çalışmaların artırılması, ülke içi ve dışı tanıtım faaliyetlerinin yoğunlaştırılması ve hatta kamu spotlarında bu konuya yer verilmesi büyük önem arzetmektedir.


7.b. REGRESYON ANALİZİ (PANEL VERİ ANALİZİ)

İslami Finansal Hizmetler Kurulu (Islamic Financial Services Board) merkezi Malezya’da bulunan ve İslam finans dünyasının işleyişinde ürün ve hizmetlerle ilgili olarak standartları belirleyen bir kuruluştur (Örneğin, Risk Yönetimi, Sermaye Yeterliliği, Sigortacılık, Stres Testleri vb.). B.D.D.K. Başkanımız da bu kurulda yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmaktadır.


İlgili kurulusun 2017 yılında yayınladığı sektör raporunda (10) ülkeden (57) katılım ban­kasının 2008-2015 yılları arasındaki panel verileri kullanılarak, çeşitli makroekonomik değişkenler ile (İşsizlik Oranı, GSYİH değişimi, Enflasyon Oranı, İnterbank Faiz Oranları, Döviz Kurları, Petrol Varil Fiyatları, Borsa Fiyat Endeksleri ve Konut Fiyat Endeksleri), İslami bankaların çeşitli aktif kalemleri (NPL, Mevduat, Krediler, Toplam Aktifler) arasındaki ilişkilerin ekonometrik analizi yapılmıştır.(İFSB, 2018).


Dünya literatürü için yapılan bu ekonometrik analizin ülkemiz katılım bankacılığı için ta­rafımızdan yapılan modellemesinde bağımlı değişken olarak ülkemizin son yıllarda sürekli gündeminde olan ve bankacılık sistemi için hayati öneme sahip olan Mevduat (Fonlar) kalemi bağımlı değişken olarak kullanılmıştır.

Bağımsız değişkenler olarak ise; 2010-2017 yılları arasındaki (üçer aylık dönemlerde);

-Katılım Bankalarının bilançolarındaki “Özkaynak” ve “NPL (takipteki kredilerin tutarı,net)” kalemleri (özkaynakları güçlü olan ve NPL’i düşük olan bankalara müşterilerin mevduatlarını yatırma saikleri olduğu),

– Ülkemizin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) Değişim Oranı -Türk Lirası karşısındaki Kur Sepetinin Değeri (USD ve EURO ortalamaları) -İşsizlik Oranı, – Dünya Brent Petrol Varil Fiyatları ve Borsa İstanbul Endeks Değerleri (BİST100) kullanılmıştır.


Tutarların kalibre edilebilmesi amacıyla, özkaynaklar, mevduat ve NPL ra­kamlarının log’ları alınarak panel veri analizi yapılmıştır. Analizimizde temel olarak aşağıda belirtilen regresyon denklemi kullanılmıştır;

di,t = β0 + βıei,t + β2npli,t + β3gdpt + β4baskett + β5uet + β6brentt + β7BISTt + ci + єi,t  (1)

Bu denklemde di,t ,ei,t, npli,t, i katılım bankasının t zamanında toplam mevduat miktarı, özkaynakları ve takipteki kredileri olarak tanımlanmıştır. Aynı zamanda gdpt, baskett, net, BISTt ise Türkiye’nin t zamanında GSİYH büyüme oranı, kur sepeti, işsizlik oranı ve BİST100 En­deksi olarak tanımlanmıştır. brentt ise t zamanında global Brent petrol fiyatıdır. Son olarak ci,ei,t i bankasının kendine özel fixed-effect’i (sabit etkisi), kendine özgü t zamanındaki hata terimi olarak tanımlanmıştır.


Her katılım bankasının kendine özgü değerinin regresyon analizini etkileyip etkilemediğini test etmek için ”Hausman Test”i uygulanmıştır. Bu test, yukarıda belirtilen regresyon denk­lemini hem ”Tesadüfi Etkiler Modeli (TE= Random Effects), hem de Sabit Etkiler Modeli (SE= Fixed Effects) kullanılarak E[Xi,tTci] sıfıra eşit olup olmadığını belirler. Testin sonucunda p-değerinin0.16ileE[Xi,tTci]= 0 olduğu görülmektedir. Bu sebeple yukarıdaki denklem TE metodu ile çalıştırılmıştır. Panel veri setine dahil edilen bankaların değişik karakteristiklerinden dolayı hata terimlerinin varyansları banka bazında hesaplanmıştır (clustering).

Bireyler, ülkeler, firmalar, hanehalkı gibi birimlere ait yatay kesit gözlemlerin, belli bir dönemde bir araya getirilmesine panel veri adı verilmektedir. Panel verilerle çalışıldığında, her bir birim tüm zamanlar boyunca gözlenmişse dengeli panel (balanced), bazı birimler için bazı za­manlar kayıpsa dengesiz panel(unbalanced) söz konusu olmaktadır (Tatoğlu 2016). Panel veri setimizde Ziraat Katılım ve Vakıf Katılım Bankalarının 2010-2014 dönemindeki verileri yer almamaktadır. Dolayısıyla panel veri setimiz dengesiz (unbalanced) olarak nitelendirilmiştir.


Stata 14.2 programı kullanılarak yapılan analizin özet sonuçları Tablo 7.5’de yer almaktadır;


Tablo 7.5. Panel Veri Analizi/ Türk Katılım Bankaları (2010-2017) Mevduat Toplamı

Özkaynaklar

0.729**


(0.232)

NPL (net)

0.114***


(0.0323)

GSYİH Değişim

-0.000894


(0.0154)

Kur Sepeti

0.121


(0.0939)

İşsizlik Oranı

-0.0920**


(0.0323)

Brent Petrol Varil Fiyatı

-0.000750


(0.00109)

BIST100 Endeksi

0.00000114


(0.00000325)

Sabit Terim

6.181


(4.718)

Gözlem Sayısı

111

Genel R2

0.759

Bankalar arası R2

0.933

Banka içi R2

0.654

Standart sapmalar parantez içindedir

p < 0.05, p < 0.01, ** p < 0.001


Bu tablonun ekonometrik analiz açısından yorumlanması tablonun alt paragraflarında be­lirtilmektedir.

  • Bankaların özkaynakları ile mevduat toplamları arasında yüksek derecede pozitif bir ilişki bulunmaktadır. Bankacılık sektörü açısından da bu sonuç anlamlıdır. Müşterilerin özkaynakları güçlü olan bankaları mevduat yatırmak için seçmeleri doğal bir davranış olarak görülmektedir.

  • NPL(net) mevduat ilişkisi anlamlı gözükmemektedir.

  • GSYİH ile mevduat ilişkisi anlamlı gözükmemektedir. GSYİH ile mevduat arasında somut bir ilişki ortaya konamamıştır. IFSB’nin çalışmasında da benzer sonuç ortaya çıkmıştır.

  • Kur sepeti ile mevduat arasında anlamlı bir bağlantı ortaya çıkmamıştır. IFSB raporunda ise karşıt bir sonuç görülmektedir. Ancak IFSB raporunda banka içi dinamiklerin analize etkisi dahil edilmemiştir. Dolayısıyla karşıt sonuç çıkması normaldir.

  • İşsizlik oranı ile mevduat arasında ters yönlü bir bağlantı ortaya çıkmaktadır ki bu da ekonomik olarak anlamlı bir durumdur. IFSB raporuyla benzer sonuç ortaya çıkmıştır.

  • Petrol Varil Fiyatları ve BIST100 Endeksi ile mevduat arasında anlamlı bir bağlantı yoktur. IFSB çalışmasıyla uyumlu bir sonuç bulunmaktadır.


Katılım Bankaları özelinde faizsizlik prensibi olması ve mevduat/faiz arasında çift yönlü etki olma olasılığı sebebiyle (faiz artarsa mevduatın artması ya da mevduat miktarı artarsa faizlerin düşmesi), makroekonomik değişkenler arasına “faiz” dahil edilmemiştir.

Çalışmamızda R2 olarak belirtilen, modelin regresyon denklemini açıklama kabiliyeti için 0 ile 1 arasında değişen değer alan rakam, yüksek bir değer almakta ve sonuç olarak hesapladığımız regresyon denkleminin modeli yüksek derecede açıklayabildiğim göstermektedir.


8. Sonuç ve Değerlendirme

Bu çalışmamızda, Türkiye’deki katılım bankacılığının genel bir değerlendirmesi yapılmıştır. Çalışmamız kapsamında ülkemizde faaliyet gösteren katılım bankalarının gerek sayı gerekse bilanço ölçeği olarak ekonomimizin stabilizasyonu için yeterli düzeyde olmadıkları belirtilerek, toplumsal refah, gelirin adaletli dağılımı ve kayıtdışı ekonomiyle mücadele konularında son derece önemli işlevleri olduğu ve geliştirilmeleri gerektiği öne sürülmektedir. Analitik inceleme kısmında yapılan değerlendirmeler sonucunda ise, küçük ölçekli olmalarına rağmen mevcut konjonktürde gayet sağlıklı ve başarılı bir bilanço yönetimi ve gelişimi sergiledikleri ortaya konmuş, panel veri analizi kısmıyla da makroekonomik dengelerin katılım bankalarının bilanço kalemleriyle ilişkileri irdelenmiştir.


Katılım bankacılığının ülkemizde yeni gelişmeye başlaması ve ekonometrik açıdan sağlıklı ve yeterli veriye ulaşımdaki zorluklar sebebiyle, analitik incelememizde yer alan mali yapı analizi ve panel veri analizi bölümleri son derece kısıtlı ve dengesiz veriyle yapılmaya çalışılmıştır.


Önümüzdeki dönemlerde veri toplamadaki sıkıntıların aşılmasının, katılım bankacılığı için daha detaylı ve farklı alanlarda da analizlerin önünü açacağı inancındayız.


Ülkemizde orta/uzun vadeli ve detaylı bir hedefleme-planlama yapılarak, katılım bankacılığının mevzuat ve tanıtıma yönelik engellerinin ortadan kaldırılması, altyapının şimdiden oluşturulması ve destekleyici politikaların yoğunlaştırılmasıyla ileride bu bankacılık segmentinde dünyada önemli bir konumda yer almamızın önü açılacaktır düşüncesindeyiz.


Kaynaklar

ABEDIFAR, P., HASAN, I. and TARAZI, A. (2016). Finance-growth nexus and dual-banking systems: Relative importance of Islamic banks. Journal of Economic Behavior & Organization, 132, 198 – 215, special issue on Islamic Finance.

ACAR, M. (2003). İslam iktisadının başlıca sorunları. İslami Araştırmalar Dergisi, 16, 540 – 546.

AHMAD, A., IQBAL, M. and KHAN, T. (1998). Challenges facing Islamic banking. Islamic Research and Training Institute Jeddah.

AHMED, M. and KHATUN, M. (2013). The compliance with shariah governance system of ”aaoifi”: A study on Islamic banks in bangladesh. Journal of Islamic Economics, Banking and Finance, 113 (915), 1-15.

AKGÜÇ, O. (2012). Banka Finansal Tablolarının Analizi. Arayış Basım ve Yayıncılık.

AKGÜÇ, o. (2017). Mali Tablolar Analizi. Arayış Basım ve Yayıncılık.

AKKUŞ, T. H. (2017). Türk Bankacılık Sektöründeki Katılım Bankalarının Finansal istikrarının Stres Testi Yöntemiyle Analizi-”Doktora Tezi”. Balıkesir Üniversitesi.

AYSAN, A. F. and OZTURK, H. (2018). Does Islamic banking offer a natural hedge for business cycles? evidence from a dual banking system. Journal of Financial Stability, 36, 22 – 38.

BATIR, T. E., VOLKMAN, D. A. and GUNGOR, B. (2017). Determinants of bank efficiency in turkey: Participation banks versus conventional banks. Borsa Istanbul Review, 17 (2), 86 – 96.

B.D.D.K (2018). Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu internet Sitesi – www.bddk.org.tr- Erişim Tarihi:01.06.2018.

BKM (2018). Bankalararası Kart Merkezi Yayınları – wwıw.bkm.com.tr- Erişim Ta- rihi:05.06.2018.

DINÇ, Y. (2016). Katılım Bankalarının Danışma Kurullarının Kurumsal Yönetim Unsuru Ola­rak Değerlendirilmesi. İslam Ekonomisi ve Finansı Dergisi.

ERDOGAN, S. E. (2016). İslam Ekonomisi ve Finansı. Umuttepe Yayınları.

HASSAN, K. and LEWİS, M. (2009). Handbook of Islamic banking. Edward Elgar Publishing.

HASSAN, M. K. and ALIYU, S. (2018). A contemporary survey of Islamic banking literature. Journal of Financial Stability, 34, 12 – 43.

HAZİNEMÜŞTEŞARLIĞI (2018). Türkiye Cumhuriyeti Hazine Müsteşarlığı Internet Sitesi – www.hazine.gov.tr-Erisim Tarihi:22.05.2018.

HAZIROĞLU, T. (2017). Katılım Ekonomisi. İz Yayıncılık.

IAR (2018).İstanbul Altın RafinerisiInternet Sitesi -www.iar.com.tr-ErişimTarihi:03..06.2018.

IDB (2018).İslam Kalkınma BankasıInternet sitesi –                                wıwwı.isdb-pilot.org-ErişimTarihi:20.05.2018.

IFSB (2018). Islamic Financial Services Industry Stability Report 2017 – www.ifsb.org- Erisim Tarihi:08.06.2018.

IMAM, P. and KPODAR, K. (2016). Islamic banking: Good for growth? Economic Modelling, 59, 387 – 401.

IQBAL, M. and MOLYNEUX, P. (2016). Thirty years ofIslamic banking: History, performance and prospects. Springer.

ISFAACADEMY (2018). İslami Finans Danışmanlık Akademisi – wıwwı.isfaacademy.com-Erişim Tarihi:24.05.2018.

JAMALDEEN, F. (2012). Islamic finance for dummies. John Wiley & Sons.

KUVEYTTÜRK (2018). Kuveyt Türk Katılım Bankası İnternet Sitesi- www.kuveytturk.com.tr- Erişim Tarihi:04.06.2018.

LAMIDO, A. A. (2016). Maqasid al-shariah as a framework for economic development theorization. International Journal of Islamic Economics and Finance Studies, 2 (1).

MIAH, M. D. and UDDIN, H. (2017). Efficiency and stability: A comparative study between

Islamic and conventional banks in gcc countries. Future Business Journal, 3 (2), 172 – 185.

MOLLAH, S. and ZAMAN, M. (2015). Shari’ah supervision, corporate governance and performance: Conventional vs. Islamic banks. Journal of Banking & Finance, 58, 418 – 435.

MOLYNEUX, P. and IQBAL, M. (2016). Banking and financial systems in the Arab world. Springer.

OIC (2018). Organization of Islamic Cooperation – www..oic-oci.org-Erişim Tarihi:25.05.2018.

RESMİGAZETE (2017). T.C. Resmi Gazete -29.12.2017 Tarih ve 30285 Sayılı

(Mükerrer)-Harçlar Kanunu Genel Tebliği (Seri No:80)-Finansal Faaliyet Harçları- www.resmigazete.gov.trErişim Tarihi:07.06.2018.

SHABSIGH, G., HARON, A. and MURPHY, D. (2017). Ensuring Financial Stability In Countries With Islamic Banking-International Monetary Fund Press.

SIDDIQI,M.N.(2004).Riba,bankinterestandtherationaleofitsprohibition.IslamicResearch and Training Institute Jeddah, Saudia Arabia.

SMAOUI, H., MIMOUNI, K. and TEMIMI, A. (2017). Sukuk, banking system, and financial markets: Rivals or complements? Economics Letters, 161, 62 – 65.

S&PGLOBALRATINGS (2018). Global Sukuk Market Outlook – www.spratings.com- Erişim Tarihi:21.05.2018.

T.B.B (2018). Türkiye Bankalar Birliği Internet Sitesi – wwıw.tbb.org.tr- Erişim Tarihi:30.05.2018.

T.C.M.B (2018). Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Internet Sitesi – www.tcmb.gov.tr- Erişim Tarihi:02.06.2018.

TÜİK (2018). Türkiye istatistik Kurumu Internet sitesi – www.tuik.gov.tr-Erişim Tarihi:03.06.2018.

TKBB (2017). Türkiye Katılım Bankaları Birliği-”Katılım Bankaları 2017 Faaliyet Raporu” – www.tkbb.org.tr-Erişim Tarihi:31.05.2018.

TKBBWEBSİTESİ (2018). Türkiye Katılım Bankaları Birliği İnternet Sitesi – www.tkbb.org.tr- Erişim Tarihi:19.05.2018.

TURKIYEFINANS (2018). Türkiye Finans Katılım Bankası İnternetSitesi-www.turkiyefinans.com.tr-Erişim Tarihi:05.06.2018.

ULUDAG, S. (2010).İslamda Faiz Meselesine Yeni Bir Bakış. Dergah Yayınları.

YANIKKAYA, H., GUMUS, N. and PABUCCU, Y. U. (2018). How profitability differs between conventional and Islamic banks: A dynamic panel data approach. Pacific-Basin Finance Jo- urnal, 48, 99 – 111.

YILMAZ, A. and GUNES, N. (2015). Efficiency comparison of participation and conventional banking sectors in turkey between 2007-2013. Procedia – Social and Behavioral Sciences, 195, 383 – 392, world Conference on Technology, Innovation and Entrepreneurship.

 

[1]Hazıroglu (2017) aksi kanaattedir ve ”Katılım Bankacılığı” teriminin en uygun isim olduğunu belirtmektedir. a.g.e/sayfa: 291

[2]Aksi belirtilmedikçe tüm rakamlar ”Milyon TL” bazında gösterilmiştir.

[3]Finans dünyasında faiz veya % değişimlerin ortak ölçü birimi olarak kullanılan terim. İngilizce de Bps (Basis Points veya bips) olarak telaffuz edilir.%1’lik değişim (100) baz puana eşit olarak kabul edilir. Örneğin %10’dan %11’e yükselme olduğunda 100 baz puanlık artış olarak yorumlanır.

[4]Müşterilerin vadeli mevduatlarına tahakkuk eden faizler nedeniyle bilançonun pasif tarafında yer alan mev­duat kaleminin veya kur artışlarından dolayı bilançonun aktif tarafında yer alan stoktaki YP kredilerin kendiliğinden artışı.

 

Dr. Mustafa Cenk Uludağ - Yönetim Kurulu Üyesi

Bu makale  Mayıs 2019’da Maliye ve Finans Yazıları Dergisinde yayınlanmıştır.

 
 
bottom of page